Yaşadığımız Toplum-Birinci Başlık Görünürlük

Yaşadığımız Toplum- Birinci Başlık Görünürlük | Av. Muhammed Emin KIRICI
Yaşadığımız Toplum- Birinci Başlık Görünürlük | Av. Muhammed Emin KIRICI

Yaşadığımız Toplum-Birinci Başlık Görünürlük

Her gün şaşırıp kalmamıza neden olan yeni olaylarla güne başlıyor, şeytanın hayal güçlerini kıskandığı insanları tanıyoruz. Toplum olarak çok yakın döneme kadar Batı toplumu ile aramızdaki müspet farkın erdemli olmak, ahlaklı olmak, yardımsever olmak olduğuyla övünüyor; bunların tamamının gelişmiş Batı toplumlarında yerle yeksan olduğunu konuşuyorduk. Öyle ki ne zaman bu çürüme başladı tam olarak tespit etme imkanı bulamasak bile, bugün burnumuzun ucundaki bu çirkin koku hayatlarımızı kuşatıyor, iyimserliğimizi çalıyor, umutlarımızı yok ediyor.

Bahsettiğimiz olayları ve kişileri bazen TV’den bazen sosyal medyadan izleme, takip etme imkânı buluyoruz. Doğrusu bunların sayısı ve çeşidi o kadar arttı ki bunlardan arta kalan zamanlarda diğer şeyleri görebiliyoruz.

Bebekleri para kazanmak uğruna öldüren bir çete, kara para aklayan şatafatlı hayatları ile her anına şahit olduğumuz güzellik merkezleri, Sararlar Çetesi, siyasi infazlar, bindiği takside taksiciyi sebepsiz yere öldüren genç, Incel diye saplantılı bir grupta kendini var edip iki kadını öldüren birisi… Listeyi artırıp huzurunuzu kaçıran anılarınızı canlandırmak istemem ama yaşadığımız ülke tarifi zor bir ortama dönüşmüş durumda. Artık akşam haberlerini izleyecek cesaretimiz kalmadı, hayatımızın ne denli karanlık bir ortamda sürdüğünü görmek hepimizi ciddi anlamda incitiyor.

Tabi bu olayları birden fazla yönüyle değerlendirmek lazım; bu yazıyı bir seri olarak kaleme alacağım.

Birinci Başlık GÖRÜNÜRLÜK

Toplumdaki bu olayları değerlendirirken, arkadan bir ses araya girerek “eskiden yok muydu? Vardı, ama televizyon internet yoktu haberimiz olmuyordu” dediğini sizde duyuyorsunuz galiba. Sayısal değerler, istatistikler bilimsel değerlendirme için önemli bir ölçüt ancak benim üzerinde durmak istediğim husus göstermenin yarattığı etki ve ruh dünyamızda bıraktığı leke. İnsanın ne menem bir şey olduğunu yaptığım meslek icabı yeterince bilen birisiyim. Herhangi bir insana göre kötülük aralığımın ve hayal gücümün kıyaslanamaz ölçüde geniş olduğunu bilinmesini isterim. Ancak benim profesyonel yaşamımın parçası haline gelen bu hal; normal insanların hayatlarında bu tip olaylara vakıf oldukları ilk andan itibaren büyük bir yıkıcılığa sebep olacağını bilmemiz gerekiyor. Normal bir insanın duygu dünyasında ilk olarak şaşkınlık, ardından mağdura karşı üzüntü, faili kınama, aynı olayın farklı anlatımları ile karşılaştıkça etkisinin zayıflaması hatta sıkıcılaşması ve son olarak yaşanan vahim olayın sıradanlaşması duygusu.

Görünürlüğün can yakıcı tarafı ve anılan olayları tekrara meylettiren duygu sıradanlaşma duygusudur. Bir başkasının hayatındaki aşırı, korkunç, iğrenç göz önünde tutuldukça bizlerin hayatlarının normali haline dönüşebilmektedir.

Toplum olarak duyarlı, taraf tutan ve çabuk yargılayabilen bir toplumuz, aslında bahsettiğim duygusal bir toplumun özelliği olan kayıtsız kalamama hali bizim toplumumuzun en baskın özelliklerinden birisidir. Elbette yaşadığımız ortamda olan hiçbir şeye kayıtsız kalmamalıyız, ancak herkesin muhatabı olmadığı özellikle kriminal olaylarda duygu ve düşünce dünyamızı kirletecek, adalet hissimizi zedeleyecek olaylara biraz daha mesafeli kalmayı bilmekte fayda görüyorum. Medya kuruluşlarının da özellikle şiddeti, nefreti, ayrımcılığı depreştirecek olaylara daha ihtiyatlı yaklaşması taraftarıyım. Bu tip olayların hiçbir filtreden geçirilmeksizin hemen kamuoyunun değerlendirmesine sunulmasını sakıncalı buluyorum. Şiddet, nefret, ayrımcılık gibi olumsuzluklar dikkatinizi çekmek isterim çeşitli duygulardır. Bu duygulara bir şekilde herhangi bir araçla dokunulduğunda diğer tüm duygular gibi hemen ses verecektir, yapılan müdahaleye kayıtsız kalmayacaktır. Ancak özellikle son yıllarda durmaksızın bu duygulara dokunulup, sıradanlaştırılıyor. Reyting ve izlenme uğruna belleğimiz, duygularımız ve düşüncelerimiz kirletiliyor.

Geçmiş yıllarda futbol müsabakalarında gerek saha da gerekse tribünlerde meydana gelen olumsuz durumları an be an izliyorduk, ancak tam olarak ne zaman uygulamaya geçti bilmediğim bir uygulama ile artık olumsuz örnek teşkil edecek davranışlar gösterilmiyor ve asla yayınlanmıyor. Bunun başlangıçta ne kadar anlamlı olduğunu kavrayamamıştım, ancak şuan özellikle suç, toplum, insan özelinde çalışan ve düşünen bir insan olarak olumsuz örnek teşkil edecek davranışların gösterilmesinin sebep olabileceği tehlikenin farkındayım.

Gösterilenler benzetilmeye çalışıldığımız hallerdir, öğretmenin en önemli yollarından birisi göstermektir, toplumda gösterileni öğreniyor, öğrendiğini iyi ya da kötü süzgecinden geçirmeksizin uyguluyor.

Devam Eden Yazı “Yaşadığımız Toplum-İkinci Başlık Kamuoyu ve Yargı”