Nişanlılığın Sona Ermesinin Hukuki Sonuçları | Erzurum Aile Hukuku Avukatı, Erzincan, Kars, Ardahan, Gaziantep,

Nişanlılığın Sona Ermesinin Hukuki Sonuçları

Nişanlılığı Sona Ermesinin Hukuki Sonuçları| Erzurum Aile Hukuku Avukatı, Erzincan, Kars, Ardahan, Gaziantep, Diyarbakır, Van

Nişanlılığın Sona Ermesinin Hukuki Sonuçları

Nişanlılığı ortadan kaldıran sebeplerden birisi sebebiyle bir şekilde nişanlılık statüsü son bulur. Bu sona ermenin birtakım hukuki sonuçları bulunmaktadır. Bu sonuçlar ise hediyelerin geri verilmesi ve tazminat başlıkları altında toplanabilir. 

 

  • HEDİYELERİN GERİ VERİLMESİ 

Medeni Kanunumuz da hediyelerin geri verilmesi 122’inci madde de düzenlenmiştir.

Hediyelerin geri verilmesi

Madde 122- Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş̧ oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.

 

Nişanlılık sürecinde kişinin annesi, babası ve diğer akrabaları, yakınları ve arkadaşları diğer nişanlıya birtakım hediyeler vermektedir. Medeni kanunumuzdaki düzenlemeden anlaşılacağı üzere nişanlılığın evlilik dışında bir sebeple sona ermesi halinde kazandırıcı işlem niteliğindeki hediyelerin aynen veya mislen geri verilememesi halinde sebepsiz zenginleşme anlamı taşıyacağı için bu hükümler uygulanacaktır. Öyle ki Medeni Kanun’un 122’inci maddesini özel bir sebepsiz zenginleşme olarak değerlendirilebilecektir. 

 

Nişanlanmanın Sona Ermesi Halinde Hediyelerin Kapsamı Nedir?

Bu hükmün konusu hediyeler nişanlılık öncesi, nişanlılık sırasında ve nişanlılık sonrasında verilen hediyelerdir. Verilen hediyelerin geri istenebilmesi için alışılmışın dışında hediyeler olması gerekmektedir. Yerleşik içtihatlarda mutat(alışılmış) dışı hediyelerin değerlendirilmesinde tarafların mali ve sosyal durumları iyi analiz edilmelidir. Bunun yanı sıra adet ve örf gereği verilen hediyeler de iadeye konu olacaktır. Verilen hediyeler günün koşullarına göre fahiş olmamalıdır.

 

İadesi istenebilecek hediyeler öncelikle mal varlıksal değeri olacak şeylerdir. Altınlar, bilezikler, kolyeler, saatler, araba gibi alışılmışın dışındaki hediyelerin iadesi istenebilecektir. Başlık parası adında veya başka bir adla verilen hediyeler de geri istenebilecektir. Tüketilebilecek mallar, giysiler veya kişisel kullanıma özgü hediyelerin iadesi (havlu, terlik vs.) istenemez.   

 

Kimler İade Talep Edebilir?

Verilen hediyelerin iadesini nişanlılar, anneleri ve babaları, anne baba gibi davranan kimseleri isteyebilir. Anne baba gibi davranan kimselere örnek amcası, teyzesi olabilir. Bunların dışında nişanlıların ailesi haricindeki üçüncü kişiler de hediyel

er verebilmektedir, ya da nişanlı kişinin diğer nişanlının yakınlarından birisine hediye vermesi mümkündür ancak bu kişiler Medeni Kanun 122 uyarınca hediyelerin iadesini isteyemez. Ancak bu kişilerin vermiş olduğu hediyeler sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenebilir. 

 

Dava Kime Karşı Açılmalıdır, Hangi Sebeple Açılır?  

Hediyelerin iadesi davası ancak nişanlı ergin ise hediye verilen kişiye(nişanlıya) karşı açılabilir. Dava nişanlının annesine, babasına veya kardeşine karşı açılamaz. Aksi halde dava husumetten reddedilecektir. Bu davanın açılmasının tek koşulu nişanlanmanın evlenme harici bir sebeple sona ermesi olup, tarafların kusurlu olup olmaması, haklı olup olmaması önem arz etmemektedir. Bu davayı açabilecek olanlar ise; hediyeleri veren nişanlı, onun anne ve babası veya anne ve babası gibi davrananlardır. 

 

Hediyelerin Mevcut Olup-Olmaması Haline Göre Haller 

Kanun ilkin hediyelerin mevcut olması halinde aynen iadesini öngörmektedir. Aynen mevcut olmasına karşın hediyeyi vermekten kaçınan davalı nişanlıya karşı malın mevcut olması sebebiyle istihkak davası açabilecektir. 

Hediyenin aynen mevcut olmaması halinde ise malvarlığından ne sebeple çıkarmış olursa olsun mislen iade etmelidir. Örneğin bir şekilde mevcut olmayan hediyenin aynı cinsten, aynı değerden misli ile iadesi mümkündür ve gerekir. Eğer hediyelerin mislen de verilmesi mümkün değilse sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava etmek gerekmektedir. Davalı kişi elindeki hediyeyi iyi niyetli tüketmiş veya elinden çıkarmışsa hediyenin iadesi istenemez, ancak bu malı satmış karşılığında bir ücret almış olması halinde ise bu bedeli iade etmesi gerekmektedir. Nişanlının bu hediyeleri kötü niyetli olarak elinden çıkarması halinde ise bu hediyelerin tam değerini iade etmekle mükelleftir.

 

Nişaniliğin Son Ermesi Sonucu Hediyelerin Geri Verilmesine Dair Yargıtay Kararları  

 

  1. “Dava dilekçesinde, davalıya nişanda takılan kolye, bilezik, künyeden oluşan altın set ile 1 alyans ve 1 çeyrek cumhuriyet altının aynen iadesi, olmadığı takdirde 2.340.000.000 lira bedelinin tahsili istenilmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporuna, yöredeki örf ve adete göre dava konusu ziynetlerin alışılmış hediyelerden olduğundan bahisle iadesi istenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Nişanın bozulması halinde, alışılmışın dışındaki hediyelerin aynen, mevcut değil ise, karşılığı olan bedel sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri verilir. Nişan hediyelerinin mutat sayılabilmesi, yöresel örf ve adete göre verilen hediyelerden olması yanında maddi değerinin de günün koşullarına göre fahiş olmayan hediyelerden bulunmasına bağlı olup bu fahişlik olgusu da daha çok tarafların mali ve sosyal durumları ile ölçülmelidir. Nişanlının mali gücünü aşarak verdiği hediyenin onun yönünden mutat sayılması ve fahiş olmayacağının kabulü düşünülemez. Aksi halde, hediye verilen nişanlının haksız zenginleşmesine yol açılmış olur Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre de nişan yüzüğü dışındaki altın ve ziynet eşyası mutat hediye kapsamında olmayıp iadesi gereken hediyeler olarak değerlendirilmektedir. Belirtilen nedenlerle nişan yüzüğü dışındaki, niteliği itibariyle mutat olmayan davacı istemlerinin kabulü gerekirken reddi doğru görülmemiştir…” Yargıtay 3. H.D. 2004/13785 Esas 2004/13931 Karar 16.12.2004 Tarih
  2. TMK’nun 122. maddesinde nişanın bozulması halinde alışılmışın dışındaki hediyelerin aynen, mevcut değilse mislen geri verileceği öngörülmüştür. Alışılmış (mutad) hediyeden kasıt giyinmekle, kullanmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Altın ve ziynet eşyası ile cep telefonu vs. eşyalar mutad dışı hediyeler olup, iadesi gereken eşyalar sınıfına girmektedir….” Yargıtay 3. H.D. 2008/14528 Esas 2008/17279 Karar 20.10.2008 Tarih
  3. “… Nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle nişanın bozulması nedeniyle nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları ziynet eşyaları verenler tarafından geri istenebilir. Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delille de ispat edilebilir. Diğer taraftan, TMK’nın 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davacının, nişanın bozulması nedeniyle, nişanda hediye ettiği altınların iadesini talep ettiği, davalı tarafın, takılan altınların sahte olduğunu savunduğu görülmüştür. Bu bağlamda; nişanda takılan altınların sahte olduğunu, bunu iddia eden davalı taraf ispatla yükümlüdür. Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular dikkate alınarak inceleme yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu ispat yükü ters çevrilerek, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulması gerekmiştir.” Yargıtay 3.H.D. 2015/3347 Esas 2015/8639 Karar 14.05.2015 Tarih
  4. “… Davalı taraf, ziynet eşyalarının davacının bizzat kendisi tarafından alınmadığını savunmuş; mahkemece de; altın ve hediyelerin davacı tarafından davalıya verilmediği, davacının akrabaları tarafından davalıya verildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa nişan törenlerinde takılan takıların bizzat davacı nişanlı tarafından takılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Ana-babanın ya da onlar gibi davrananların nişanlı adına taktıkları takılar, davacı nişanlı tarafından takılmış sayılır ve nişanın bozulması durumunda da bizzat talep edilebilir. Örf ve âdete göre, nişan törenlerinde, takıların, nişanlıların birbirine bizzat takmalarından çok, genelde bir aile büyüğü veya ana-baba veya kardeşlerden biri tarafından takıldığı bir gerçekliktir. O halde, mahkemece; davacı (nişanlı) veya davacı adına hareket eden ana-baba veya kardeşleri tarafından takılan takıların saptanarak, hüküm altına alınması gerekirken…” Yargıtay 3. H.D. 2014/19012 Esas 2014/16688 Karar 17.12.2014 Tarih

“Örf ve adete göre, nişan törenlerinde, takıların, nişanlıların birbirine bizzat takmalarından çok, genelde bir aile büyüğü veya ana-baba veya kardeşlerden biri tarafından takıldığı bir gerçekliktir. O halde, davacı adına hareket eden ana-baba veya kardeşleri tarafından takılan takıların davacı nişanlı adına takılmış olduğu ve onun tarafından iadesinin istenebileceğinin kabulü gerektiği açıktır.” Yargıtay 2.H.D. 2016/16963 Esas 2017/8244 Karar

Facebook
Twitter
LinkedIn
Email